MANŞET Yerel Yönetim

Meral Akşener Gümüşhanelilerle Buluştu

Fotoğraf: Deniz Tutcu

İstiklal marşıyla başlayan mitingde İyi Parti Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener sahneye çıkarak; “Önce aranızda olmaktan, bu heyecanı sizinle paylaşmaktan duyduğum büyük onuru, heyecanı sizlerle paylaşmak istiyorum. Her birinizi, önce hanımefendiler başta olmak üzere her birinizi ayrı ayrı saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.  Evet, ben Gümüşhane’ye daha önce de iki defa geldim, ondan önce Demokrat Parti zamanında üç kere geldim,  yani beş kere gelmişim, bu altıncı gelişim. İlk defa böyle bir kalabalıkla karşılaşıyorum. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Burayı şereflendirdiniz,  Allah razı olsun. Oruç ağızla buradasınız ve benimle birliktesiniz hakkınızı bana helal edin, bu bir vebaldir. Hakkınızı helal edin, Allah razı olsun” ifadelerini kullandı.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Akşener konuşmasının devamında “Evet adım adım, karış karış Türkiye’yi geziyoruz. Çünkü 24’ünde bir seçim var. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de milletvekilliği seçimi. Gidip oy kullanacaksınız, partiler arasında karar vereceksiniz, ittifaklar arasında karar vereceksiniz ve sonuçta meclisi siz oluşturacaksınız. Sonrasında adaylar karşınıza gelecek. Cumhurbaşkanı adayları ve onların arasında da bir karar vereceksiniz. Dileğim ve umudum odur ki; Gümüşhane’den birinci Meral Akşener çıksın” diyerek seçim çalışmalarından söz ederek  Gümüşhane’den birinci çıkmak istediğini dile getirdi.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Akşener tarım konusundaki vaatlerinden söz ederek; “Evet, bugüne çok zor geldik; Partisi kurulamaz dendi, kuruldu. Sonra seçime giremez dendi, seçime girildi. Ve bunlar dağılır yeni  bir parti dendi. Ama bilinmiyordu ki, en hazırlıklı parti bizdik. Ben yedi ayda seçim kararı alınıncaya kadar şahsen kendim tam yetmiş bir ili gezmiştim. Şimdi sekseni bitirmiş durumdayım. Bazı şehirlere üçer kere bir yıl içinde gitmiş olacağım. Ve bütün projelerimizi, bütün önerilerinizi ve vaatlerimizi bu geziler esnasında gençlerden aldığımız, kadınlardan aldığımız, beyefendilerden aldığımız, çiftçiden, esnaftan, memurdan, emekliden aldığımız bilgiler ışığında hazırladık. Ve bizim projelerimiz pek çok kişinin özellikle Ak Parti’yi yöneten, Genel başkanlığı yapan Sayın Erdoğan’ın asabını ve sinirini bozdu. Çünkü biz devletini korkutan, vatandaşını tekmeleyen bir devlet değil, başına yumruk gibi inen bir devlet değil, vatandaşının milletinin omzunda bir el olması gerektiğini söyleyen, buna inanan bir hareketiz. Onun için de birebir insanı, genci, kadını, esnafı, memuru, çiftçiyi birebir hedef alan, insana dokunan projeler yaptık. Bunlardan bir tanesi,  tarımda çalışan kadınların beş yıllık sigortasını devletin üstlenmesi ve kadınlarımızın sigortalanması. İkincisi, tarım bitirildi bu ülkede, çiftçi aç ve perişan. Tarlasına küsmüş çiftçinin, tarlasıyla barışmasının yolunu açmak. Onun için de ithalat cenneti olan Türkiye’yi beş yıl içerisinde gıda ithalatını, tarım ürünleri ithalatını kesmiş, buna karşılık ihracata başlamış bir ülke haline getirmek birinci hedeflerimizden birisi. Üretim olmadan iş olmaz, üretim olmadan kalkınma olmaz, üretim olmadan zenginlik olmaz” dedi.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Mitingin ilerleyen dakikalarında Akşener Gümüşhane ilinin sorunlarıyla ilgili; “Şimdi Gümüşhane’nin birinci sorunu genç işsizliği doğru mu? Ben size bir şey söyleyeyim mi,  Şırnak’takinin de birinci sorunu genç işsizliği, Edirne’de yaşayanların da birinci sorunu genç işsizliği ve Gümüşhane’de, Rize’ de yaşayanların da birinci sorunu genç işsizliği. Bunu çok ciddiye alıyoruz. Gençlerimize iş vermek bir devletin borcudur. Bu borcu ve görevi yerine getirmek için her yıl elli milyar dolarlık istihdam yaratacak, yatırım yapacağız. Yani beş yılın sonunda, her sene gençlerimizin, işsizlerimizi istihdam ederek, beş yılın sonunda işsizliği Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)  normlarına geri getireceğiz.” işsizliğinin ülkemizin her yerinde önemli bir problem olduğunu söyleyerek konuyla ilgili çözüm önerilerini Gümüşhane halkıyla paylaştı. Akşener bu konuyla ilgili ayrıca; “Eğer, şu anda işsiz gençlerimize an itibariyle iş, istihdam yaratılmamışsa onun için ancak anasının, babasının, arkadaşının yanında başında eğik gezdirmeyeceğiz. Ve iş verinceye kadar, bu çocuklarımıza istihdam yaratıncaya kadar her ay beş yüz lira vatandaşlık maaşı bağlayacağız. Dolayısıyla gençlerimiz, annesinin babasının karşısında başlarını öne eğmeyecekler. Çiftçinin kredi kartlarıyla, işsizin, öğrencinin, emeklinin dört buçuk milyon insanın kredi kartlarından dolayı borcu var. Ve hepsi şu anda takip altında. Bankalar yüz liralık borcu on liraya tahsilat şirketlerine satıyorlar. Ve bunun sonucunda her gün evinizin önünde bir haciz avukatı sizi komşularınızın yanında mahcup ediyor. Bunu da bir seferliğine ortadan kaldırıyoruz. Tam sekiz milyar Türk Lirası tutuyor. Şimdi bana diyorlar; kimseye kaynak sorulmadı bu güne kadar, ben insana dokunduğum için, birebir insanla ilgili konuştuğum için herkes bana kaynak soruyor. Televizyonları izliyorum adayların hiç birine vaatleriyle ilgili kaynak sorulmuyor. Arada bir ben çıktığımda, bütün gazetecilerin kaşları alnında kaynak soruyorlar. Tam adamına soruyorlar. Şimdi sekiz milyar Türk Lirası. Bu ne biliyor musunuz? Bu an itibariyle 2018 bütçesinin %1’i. Bu neye tekabül ediyor biliyor musunuz? Hani bu bakanların, bakan yardımcılarının, eşlerinin, oğullarının, çocuklarının, gelinlerinin, kızların bindiği lüks arabalar var ya, onların kira parası. Ben onlara diyeceğim ki, inin o arabalardan, inin bakayım.Borçlunun borcunu ödeyeceğiz.’’ cümleleriyle halkın mağduriyeti üzerinde durdu.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Akşener ülkenin para durumuyla ilgili de şu cümleleri kullandı; “Şimdi buğdaydan, soğana sarımsağa, etten mercimeğe, bu ülke her bir tarım ürününü ithal eder oldu. Gelecek dönemin en önemli kavgası, savaşı su ve gıda üzerinden olacak. Tarlaya küstürülen çiftçinin niye tarlasına küstüğünü ben bir köylü kızı olarak biliyorum. Çünkü mazot pahalı, çünkü gübre pahalı, hayvancılık yapanlar için de hem yem pahalı hem mazot pahalı. ABD’de mısır üreten çiftçi dört litresini doksan üç Cent’ten kullanırken, Türkiye’de çiftçimiz altı liradan mazot kullanıyor. Gübre almış başını gitmiş ve yem çok pahalı. Eğer siz buralarda devlet olarak-ki biz onu yapacağız- burada mazotu yatlarda bir buçuk liraya kullandırıp, çiftçiye altı liraya kullandırırsanız, bu ülkeyi fakirliğe, yoksulluğa mahkum edersiniz. Halbuki bizim insanımız tarımda da üretmek istiyor, sanayide de üretmek istiyor. İşte mazotu düşüreceğiz. Amerikan çiftçisi kaç liraya kullanıyorsa bizim çiftçimiz de o kadara mazot kullanacak. Ve, gübre ve yem fiyatlarını ona göre ayarlayacağız. Beş yıl içinde tarım ürünü ithalatı durdurulmuş, ihracatına doğru dönen bir ülke haline geleceğiz. Pancar, en kritik ürünlerimizden  biri. Bizim üç büyük önemli, kritik tarım ürünümüz var. Biri pancar, diğeri fındık, diğeri çay. Ve İç Anadolu Bölgesi’nde buğday. Biliyor musunuz Konya buğday ithal ediyor. Böyle bir noktada bu ülke yönetilebilir mi? Yönetilemez. Sırbistan’dan et ithal ediliyor. Hepsi Müslümanlık konusunda elinde imanmetreyle gezerler, hepimizin imanlarını ölçerler, Sırbistan’dan Fransa’dan domuz kemiği yedirilmiş, ondan yapılmış yemle beslenmiş hayvanları getirdiler ve hepimize yedirdiler. Ayıptır be! Günahtır! Müslüman mahallesindesin, salyangoz satıyorsun. Bu gün hesap sormak başka bir şey ama ruz-u mahşerde on parmağımın onu da yakalarında olacak, sadece bu etle ilgili olarak.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Peki ya gençlere istihdam sağlandı mı?

Akşener konuşmasında sanayi sorunu hakkında; “Ve sanayi, dört yüz elli üç milyar dolar borç aldı Türkiye. Yetmiş milyar dolar fabrikalar satıldı, iki trilyon dolar hepinizin cebinden çıkan parayla on altı yılda vergi toplandı. Yuvarlarsak iki buçuk trilyon dolarlık on altı yılda Türkiye’nin bir geliri var. Nerelere harcandığını her meydanda sormaya devam edeceğim. Fabrika yapıldı mı? Hayır. Peki, gençler için istihdam sağlandı mı? Hayır. Havaalanı yapıldı mı? Hayır. Sizin Devlet Hastanesi kaymaktan kurtarıldı mı? Hayır. Ama ne yapıldı? Bir tek bölünmüş yol yapıldı. Geri kalanın tamamı müteahhitlerin cebine para koymak amaçlı köprüler yapıldı, üst geçitler yapıldı, çılgın projeler yapıldı. Ama ne şehir hastanelerinin ne köprülerin ne tüp geçidin sahibi siz değilsiniz, devlet değilsiniz. Sahibi yandaş müteahhit. Öyle faiş fiyatla ihale edildiler ki o ihalenin içinde her biriniz, her birimiz ihale birimi olarak ihalenin içine konduk. İnsan ihale birimi olabilir mi? İnsanı ihalenin birimi olarak görebilir misiniz? Tayyip Bey görüyor ve hastanelere % 70 aynı ihale gene insan ihale birimi %70 yatak kapasitesini zorunlu olarak garanti ettiler. Peki yeteri kadar hastalanmadığınız zaman o hastanelerin yatakları boş kaldığı zaman ne oluyor? Polisin cebinden, memurun cebinden, esnafın cebinden, öğretmenin cebinden, öğrencinin tostundan vergi alınıyor hesap edin. Hepinizin cebinden çıkan parayla yandaş müteahhitler zengin oluyor, hazine de aynı zamanda bu projelerin kredilerinin garantisi. Burada söz veriyorum Allah nasip ederse cumhurbaşkanı olursam; bu yandaş müteahhitleri zengin eden alanları alacağız elimize ve nedir ne değildir diye bakacağız ve gereğini ondan sonra yapacağız. Kaynaktan devam ediyoruz. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı  Başkanlığı.(TİKA) Bir sabah uyandım Binali Yıldırım konuşuyor; ben TİKA’yı Fetö talimat verdi diye kapatacakmışım. Ve sonuç olarak bana Fetöcü iması yaptı’’ konularına değindi. TİKA’nın kapatılmasına dair “Bizim ne programımızda ne projemizde ne de benim ağzımdan TİKA’yı kapatacağım diye bir laf çıkmadı.Ama YÖK’ü kapatacağım. TRT’yi satacağım dedim. TRT yılda iki buçuk milyar Türk Lirası cebimizden para harcıyor. Bir sürü ahmak oradan zengin oluyor. Program yapıyorlar seyredeni yok, hem yandaş hem ahmak insanlar oradan zengin oluyor. Ben de bunu özelleştireceğim” ifadeleriyle bu durumu düzelteceğinin altını çizdi.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Bu TİKA nereden geldi?

Projelerimiz arasında böyle bir şey yok. Bu TİKA nereden geldi deyince bir araştırdık. TİKA denen kuruluş yılda sekiz milyar dolar para harcıyor. Bunun altı buçuk milyar doları maliyeden yani sizin vergilerinizden. Nereye harcandığı ne yapıldığı belli değil. Çalışan sayısı belli değil. Kime ne fatura kesilmiş belli değil. Bir çiftlik ve arpalık ki meğersem TİKA’yı göz önüne getirip önünü perdelemek için bu yalanı koskoca başbakan ortaya koymuş. Ama ben de Sayın Binali Yıldırım’ın sözlerinden sonra TİKA’nın ıcığını cıcığını araştıracağım, hırsızlık yapanları hak yiyenleri ve o sizin paralarınızı ceplerine atanların da yargı önüne çıkmasını sağlayacağım.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

FETÖ talimat vermiş!

Akşener hakkında çıkan FETÖ iddialarına yanıt vererek; ‘’Bir ikinci konu daha var, Fetö talimat vermiş. Bunu söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Bir koskoca başbakan elinde belge bilgi olmadan konuşuyorsa gayrı ciddi bir adamdır. Bunu söylüyorsa gereğini yapmalıdır. Ey Sayın Binali Yıldırım, benim dokunulmazlığım yok, ben buralardayım. Hemen gereğini yap tutukla beni kardeşim! Ama yapamazsınız biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz. Kim Fetöcü kim değil ben biliyorum, biliyorum. Benim sülalemde yok ama hepinizin damatları Feto okullarından mezun. İsmail Kahraman diye bir adam var. O arkadaş damadı Fetö’den kaçak . Hani bin yaşında bir abi var ya tam bin yaşında. Atatürk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı. İşte bu abinin damadı kaçak. Adamın iş yerine kayyum geldi. Kayyum da kim biliyor musunuz? Diğer damat. Bunların benim Fetöcüm, senin Fetöcün dediği çaycıyı, çorbacıyı içeri tıktığı bir kısım insanı açlığa mahkum ettiği, zengininin kaçtığı ve kendi Fetöcülerinin  ise gayet iyi yaşadığı bir Feto mücadeleleri var. Şimdi bana bu güne kadar Fetöcü deyip işlem de yapılmadığına göre, iftira atan herkes yediden yetmiş yediye kim varsa ahlaksızdır! Hadi bakalım! Halep oradaysa arşın da burada! Ama bunlar ancak dedikodu yaparlar. Ancak muhbirlik yaparlar. Gereğini yapmazlar. Aynı şeyi PKK’ya yaptılar. Çözüm süreci yaptılar , Barzani’nin kafasında konfeti temizlediler, mengri mengri söylediler. Ha burada çadır mahkemeleri açtılar. Türk bayrağını çıkardılar içeriden teröristler rahatsız olmasın diye. OSLO’da kakara kikiri bir müsteşar yardımcısı bu ülkenin haysiyetini yerle bir eden bir cıvıklıkta PKK’lılarla kakara kikiri… Bu ülkeyi pazarladılar. Ve peşmerge tam 29 Ekim’de davulla zurnayla, ağır silahlarıyla tam üç günde sınırlarımızı geçti. Lahmacun paralarını siz ödediniz. Yani sizin vergilerinizle lahmacun paralarını kaymakamlar, valiler ödedi. Şimdi bu abiler yerli ve milli ben gayrı milli oluyorum öyle mi! Milli ve yerli kim sen kim! Bak aynaya orada hem gayrı milliyi göreceksin hem de Fetö’yü göreceksin. Onun için bunlar bu mücadeleleri yapamaz. Cebini düşünenler mücadele yapamaz.’’ AKP’ nin eleştirilerine sert bir şekilde karşılık verdi.

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Akşener Cumhurbaşkanı olursa düzelteceği konuların da altını çizerek; ” Hani Amerika’ya Osmanlı tokadı atılacaktı. Görüşmeden sonra ortaya ne çıktı? On dört şeker fabrikasının satışı çıktı. Bunların tamamını şeker fabrikasının satın alanlar size sesleniyorum;  Cumhurbaşkanı seçildiğim gün, bunları iptal edeceğim. Sakın o fabrikaların içine elinizi sokmaya kalkışmayın. Başka bir şey daha var, hendekler kazıldı bu ülkede valilere kafanı çevir görme dendi. Ondan sonra, PKK’yla birbirlerine papaz oldular arkasından hendeklerle mücadele edildi  hendek kazanlarla. Hatırlayan var mı ? Yedi yüz yirmi altı şehidimiz var bizim. Güneydoğu’da o hendek meselesinin sonunda o hendekleri kapatabilmek için sizin evlatlarınız şehit oldu. Tam yedi yüz yirmi altı şehidimiz var bizim. Bunlara ‘tane’ diyorlar ‘tane’. Bunlar tane değil, bunlar rakam değil, bunlar ana kuzusu. Bunlar kiminin nişanlısı, kiminin kocası, kiminin oğlu, kiminin babası. Yedi yüz yirmi altı şehit var! Sizin yaptığınız her hatanın sonucunu bu milletin evlatları canıyla ödüyor canıyla. Onun için 24 Haziran’da bir karar vereceksiniz. Ya bu devran böyle dönecek ya da her şey, her şey değişecek! Kadınlar gece rahat yürüyebilir olacak, şiddet görmeyecekler. Küçücük çocuklarımız istismara uğramayacak, o elleri… Öyle kanunlar çıkaracağım ki kırılacak, yakılacak o eller! Gençlerimiz iş bulacak, esnafımız siftahsız kepenk kapatmayacak ve parlamenter sistemi iyileştirilmiş bir halde yeniden takip edeceğiz.Hukunun ortadan kalktığı, adaletin addaya gittiği bu düzen değişecek ve hakimlerimiz bağımsız, objektif ve tarafsız olacak. Ak Parti’den kağıt götürmeden uzman çavuş olamıyor çocuklarınız. Ak Parti’den kağıt götürmeden taşeron işçi olamıyor çocuklarınız. Çocuklarınızın cebinde ya yirmi lira var ya hiç yok ya beş lira var. Hatırlayın bir bakan çocuğunu, adam aramıştı; oğlum neredesin? ” ifadelerine konuşmasında yer verdi.

 

Milletin Adamı Üç Yüz Korumayla Geziyor, Milletin Adayı  da  İki Kişiyle Geziyor

Akşener koruma polislerin durumunu eleştirerek; “Şimdi polis kardeşlerim emniyet tedbiri almışlar.Çoluğuna çocuğuna bu kadar ilgi göstermezler. Bunlar, bu meslek grubu canı cebinde bizi korur. Şimdi bunların üç bin altı yüz liralık bir ek gösterge problemleri var. Allahıma bin şükür şu anda Sayın Erdoğan başta olmak üzere herkes polisin üç bin altı yüz ek göstergesini konuşur oldu. Ama iddia ediyorum Allah bana nasip edecek. Çünkü onların nasıl yaşadığını ben biliyorum. Eski İç işleri Bakanı olduğum için bana dört polis veriyorlar korusun diye. Şimdi biz yedi aydır haldır haldır geziyoruz, ikisi burada zaten ikisi de arabanın içinde. Öldü bu çocuklar öldü. Yedi aydır doğru düzgün çoluk çocuk göremiyorlar. Ben bir kamyon polisle gezemiyorum. Rahatsız oluyorum vatandaşla iç içe olmak daha iyi. Şimdi milletin adamı üç yüz korumayla geziyor. Milletin adayı da iki kişiyle geziyor! Aramızdaki fark bu! Bir diğer fark ta şu; imanla korku aynı yürekte yaşamaz, aynı yürekte bulunmaz! Ben bunu 28 Şubat Dönemi’nde gördüm. Belinde silah olanlar tehdit ettiği zaman masaların altına nasıl saklanıldığını gördüm. Halbuki biz eğer inanmışsak ecele iman etmeliyiz. Ecel nedir? Ne bir nefes öncedir ne bir nefes sonradır. Buna iman ettiği zaman korku da senden korka, herkes senden korkar! Onun için aranızda bulunmak benim için bir ayrıcalık.” değerlendirmede bulundu.

 

Fotoğraf: Deniz Tutcu

Akşener konuşmasını noktalamadan önce İyi Parti Gümüşhane Milletvekili adaylarını sahneye davet ederek milletvekillerinin ve kendi adına Gümüşhane halkından oy istedi.