Fakülteden Haberler

Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali İlk Kez Giresun’da!

15. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, bu yıl ilk kez Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği ortaklığıyla 22 – 23 Nisan’da Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi’nde gerçekleştirildi.

Filmmor 15. Uluslararası Gezici Kadın Filmleri Festivali Afişi

Festivalin ilk gününde “Zeytin Ağacı”, “Başkasının Evi” ve “Toz Bezi” adlı film gösterimleri yapıldı. “Toz Bezi” film gösteriminin ardından yönetmen Ahu Öztürk öğrencilerin filmle alakalı sorularını yanıtladı.

Ardından “Kadınların Sineması” adlı panelde kadınların kendilerini özgürce ve bağımsızca ifade etmesini istediklerinin altını çizen Prof. Dr. A. Hülya Uğur Tanrıöver ve Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin Kooperatif kurucusu, yönetmen Melek Özman mücadeleye nasıl başladıklarını izleyicilerle paylaştı.

Fotoğraf : Aleyna Türüt

Türkiye’de kadınların yaşadığı sorunlar artıp, kadın kuruluşları azalınca gündem değiştirdiklerini söyleyen Özman, kadınların film yapmasını, yönetmen kadınların artmasını ve kadınların kendilerini ifade etmesini sağlayıp bunlar üzerine çalıştıklarını belirtti.

Prof. Dr. A. Hülya Uğur Tanrıöver, festivalin düzenlediği Türkiye sinemasındaki cinsiyetçiliğe eleştirel bir bakış açısıyla 2009 yılında kurulan Altın Bamya Akademisi’nin dağıttığı Altın Bamya Ödüllerine de değindi. Her yıl, o yıl yapılmış ve dağıtıma girmiş filmler arasından “En Cinsiyetçi Film”, “En Cinsiyetçi Kadın Karakter” gibi kategorilerin belirlendiğini söyledi.

Tanrıöver, “Dayanışma gösteren herkes festivalin sahibidir. Emeği geçen herkese, tüm arkadaşlarımıza, çalışan ve çalışmakta olanlara çok teşekkür ediyoruz. “ dedi.

Fotoğraf : Aleyna Türüt

“Kadınların Sineması” adlı cumartesi günü gerçekleşen panelde Tanrıöver, kadınların ilk yıllarda sinema yapmaya başladıklarını ancak genel olarak çok az olduklarını, en genel ortalama da dolaşıma giren filmlerde yönetmen kadınların oranının yüzde 2 olduğunu öğrencilerle paylaştı.
Devamında sinemanın bir endüstri olarak görülmesinin, kadınlara çok yer açılmaması ve popüler filmlerin fazla olduğu dönemlerde kadınların az olmasının nedeni olarak gösterdi. Kadınların sinemada, sinema arkasında kendi meselelerini anlatmak ve kendilerini anlamak için dayanışma ve cesareti olmalıdır. Bu daha başlangıç mücadeleye devam diyerek sözlerine son verdi.

Fotoğraf : Aleyna Türüt

Kadınların sinema da var olma tarihlerini bulmasının uzun sürdüğünü söyleyen Özman, bunu öğrendikten sonra parçası olduğunu bilmenin çok güzel olduğunu belirtti. Sonrasında, “Sinema bir iletişim aracıdır. Bir zanaattır. Bu işin ekonomik ve teknik olarak içeriğini çok iyi öğrenmeli ki kendi sinemamızı yapabilmeliyiz.”dedi. Özman, öğrencilere dileğiniz bu işin kurgusunu, ışığını, tekniğini, görüntü yönetmenliğini öğrenmek olsun ki piyasanın kendisine kaldığınızda bu süreci başarabilirsiniz diyerek konuşmasını bitirdi.

Fotoğraf : Aleyna Türüt

Bir film izledikten sonra hayatının değiştiğini ve sinema sektöründe yer almaya karar verdiğini söyleyen Öztürk ise, kadınların senaryonun estetiğine duygusuna baktığını ancak teknik kısma giremediklerinin altını çizdi. Kendisinin de sete girmesinin zorlu olduğunu aktarıp sette ki bütün dilin, yönetmeninden set işçisine kadar inanılmaz bir hiyerarşi de olduğunu söyledi. Bu süreçte kendisinin böyle bir duruma ait olmadığını ve yönetmen kadın olarak hayatına devam ettiğini öğrencileriyle paylaşarak onlara da umut ışığı oldu. Öğrencilerin sorularının yanıtlanmasından sonra panel sona erdi.

Fotoğraf : Aleyna Türüt

23 Nisan Pazar günü de “Çok Uzak Fazla Yakın”, “Ben Halkım”, “Tam Gözlerimi Açarken” ve “Ben Feminist Değilim Ama” adlı filmlerinin gösterimi yapıldı.

Fotoğraf: Aleyna Türüt