Güncel Kültür-Yaşam MANŞET Yerel Yönetim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Söyleşi

Fotoğraf: Ali Bestami Hoşgören

Haber: Şefik Durdu

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile siyaset, gündem ve Türkiye’ye dair gelecek planları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde(TBMM) bir söyleşi gerçekleştirdik.

Yerel seçimlerde kazanacağınız belediyelerde; eğitim, kadınlar ve gençler ile ilgili genel projeleriniz var mı?

Bütün belediye başkanı arkadaşlarımız ortak strateji ile hareket edecekler. Eğitim bölümüne anaokulundan başlıyoruz. Belediye başkanlarımıza şunu söyledik; gecekondu bölgelerinden başlayarak kreş yapacaksınız, dolayısıyla anne güven içinde çocuğunu getirip teslim edecek ve kentle olan ilişkisini kadın güçlendirmiş olacak. Örneğin; alışverişe gidecek, sinemaya gidecek veya yürüyüş yapacak ya da bir arkadaşına gezmeye gidecek. Dolayısıyla o kent atmosferinden olabildiğince kadın yararlanmaya çalışacak. Yine bizim belediyelerimizin yaptığı uygulamalardan birisi bundan sonra da yapacaklar. Kendi bölgelerinde bulunan bütün okulların sorunları ile ilgilenecekler. İşte tahtasıydı, tebeşiriydi, kalemiydi, okulun onarımıydı vs. Bunları yapıyoruz ama bu arada şunu da ifade edeyim: örneğin, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanımız Tekirdağ’ ın bütün ilçelerine Milli Eğitim Bakanlığı için okul yaptı. Bu okulları Milli Eğitim Bakanlığına bağışladı. Kentte yaşayan öğrencilerin hem donanım açısından hem bina açısından daha iyi okullarda okumalarına imkan sağladık. Dolayısıyla pozitif ayrımcılığı gecekondu bölgelerinden başlayarak kentin her tarafına yayacağız. Eğitim konusunda bu şekilde çalışmalarımız var. Yine yoksul ailelerin çocuklarına burs sağlanıyor. Böyle de bir politika var. Üniversite hazırlık döneminde belediyelerimiz, en tipik örneği Sarıyer Belediyemiz, öğrencilere üniversiteye hazırlık kursları veriyorlar. Onlar için herhangi bir bedelde ödenmiyor. Dolayısıyla da gelen hocalarında o öğrencileri yetiştirme konusundaki kapasitelerini, bilgilerini ve birikimlerini de, öğrenciyi nasıl yetiştirdiklerini de sınav sonucunda görmüş oluyorlar. Eğer çok sayıda öğrenci üniversiteye yerleşmiş ise o kadro demek ki çok iyi. O kadro ile devam etmek gerekir. Buna benzer uygulamalar çoğu belediyelerimizde uygulanıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçtiğimiz günlerdeki Parti Meclisi toplantılarında tartışmaların çıkması ve belediye başkan adaylarının belirlenmesi sonrası bazı il, ilçe örgütlerinizde istifalar şu an gündemde. Belediye başkan adaylarının belirlenmesinde neden bu şekilde sorunlar oluştu?

Partili olan bir belediye başkanının, kendisi belediye başkanı seçilmediği zaman onun yerine belirlenen yeni adaya önderlik yapması lazım. Çağıracak; belediyeyi tanıtacak, yaşadığı sorunları anlatacak, çözemediği sorunları anlatacak, nasıl çözülmesi gerektiğini anlatacak. Yani yeni gelen belediye başkan adayını, bilgisiyle, birikimiyle, deneyimiyle yetiştirecek. Bunu seçimlere kadar yapabilir. Ama sadece; ben varım, sadece ben belediye başkanlığı yapacağım, dolayısıyla benim dışımda bir başka belediye başkanını seçmiyorum, beğenmiyorum, o belediye başkanlığı yapamaz. Eğer parti onu aday gösterirse ben partiden istifa ederim. Başka partiden aday çıkarırım diyorsa orada bir sorunumuz var demektir. Demek ki bu kişi gerçek anlamda bir partili değil bireysel çıkar peşinde koşan kişidir diye tanımlıyoruz.

Fotoğraf: Ali Bestami Hoşgören

“Ekonomik Krizin Belirtileri Enflasyondur”

Muhalefet partileri kriz var derken iktidar kanadı ülkede kriz olmadığını söylüyor. Sizce Türk ekonomisi ne durumda?

İktidar partisi de kriz var diyor. Artık onların yetkili organları, bakanları artı Erdoğan bir ekonomik krizden zaten söz ediyor. Bir kriz var zaten. Çünkü ekonomik krizin belirtileri enflasyondur. Enflasyon var mı? Var ve çok yüksek. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda en yüksek enflasyon bizde. İşsizlik var mı? Var. İşsiz sayısı artıyor mu? Sürekli artıyor. Yatırımlarda ciddi bir düşüş var. Bu ana noktaları alt alta koyduğumuzda zaten ekonomide bir krizin, bir durgunluğun olduğunu hepimiz biliyoruz, görüyoruz. Yani bunu sadece biz değil bütün dünya okuyor. Faizler yükseldi mi? Evet yükseldi. Türk lirası yabancı paralar karşısında değer kaybetti mi? Evet kaybetti. Bu kaybedilen değer çok hızlı mı oldu? Evet çok hızlı oldu. Geçmişte biz buna devalüasyon diyorduk. Türk parasının birdenbire belli bir ölçüde değer kaybetmesine diyorduk. Bunların hepsi yaşandı. Dolayısıyla bir ekonomik kriz var. Bu durum mutfaklara yansıdı mı? Evet yansıdı. Artık bunu toplumda görüyor; alışveriş yaptığı zamanlar kadın erkek şu veya bu şekilde ister pazar da, ister alışveriş merkezinde, ister herhangi bir esnaftan alışveriş yapsın. Bunu görüyor ve yaşıyor.

“Silah Sanayi Bütün Dünyada Milli Sanayinin Ayrılmaz bir Parçasıdır.”

Tank-Palet fabrikalarının özelleştirilmesi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Tank-Palet fabrikasının internet sitesine girdiğinizde size herhangi bir bilgi verilmediğini görüyorsunuz. Çünkü orası bir askeri fabrika. Askeri fabrika da yapılan silahlar doğal olarak kendi içinde belli bilgileri kamuoyuyla paylaşmaz. Yani devletin sırrı gibidir. Ve biz tank-palet fabrikasının satılmasını doğru bulmuyoruz. Hele hele BMC(British Motor Corporation)’nin %49.9’u Katar Ordusu’na satıldı. Dolayısıyla bir silah fabrikasının en büyük payının Katar Ordusu’na satılmasını asla doğru bulmuyoruz. Silah sanayi bütün dünyada milli sanayinin ayrılmaz bütün bir parçasıdır. Ve burada gizli bilgiler vardır. Burada silah üretilirken üretilen silahla ilgili doğal olarak bilgiler kamuoyuyla paylaşılmaz. Üretilen silahların miktarı kamuoyuyla paylaşılmaz. Bütün bunlara büyük dikkat gösterilir. Sadece Türkiye’de değil tabi ki bu. Amerika’da böyledir. Güney Kore’de de böyledir. Rusya’da da böyledir. Tank-palet fabrikasının özelleştirilmesi, ilk kez bizim Cumhuriyeti tarihimizde bir silah fabrikasının özelleştirilmesi anlamına geliyor. Biz askeri olarak da milli olarak da ülkenin güvenliği ve çıkarları açısından da bunu doğru bulmuyoruz. Kaldı ki bu özelleştirme bizim anladığımız bir anlamda da bir özelleştirme değil. İhale yapıldı mı yapılmadı mı belli değil. Dokuz soru sormuştum ben tank-palet fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili. Çünkü Erdoğan bugün özelleştirme değil diyor. Ama 20 Aralık 2018 tarihli resmi gazetedeki kararnamede; bunun bir özelleştirme olduğunu, özelleştirmeyle ilgili işlemlerin 31.12.2019 tarihine kadar tamamlanacağı öngörülüyor. Bu bir özelleştirme değildir diyorlar. Bu bir özelleştirmedir. Bugün aynı fabrikayı kurmak istediğimizde 20 milyar dolar paraya ihtiyacımız var. Ve siz 20 milyar dolarlık silah sanayinin göz bebeği olan fabrikayı özelleştiriyorsunuz. Bu benim milliyetçilik anlayışımla asla bağdaşmıyor. Ülkemi seviyorum. Elbette her ülke kendi güvenliği için silah üretir. Bizde kendi güvenliğimiz için üretiriz. Orduda kalır, sınırlarda kalır, kural neyse buna göre dağıtılır. Yani biz özelleştirmeyi doğru bulmuyoruz.

Fotoğraf: Ali Bestami Hoşgören

“Sosyal Güvenlik Kurumları, Dünyanın Her Tarafında Açık Verir”

Bakan Selçuk ‘Şu anda erken yaşta emeklilik hakkında bir düzenlememiz yok’ dedi. Fakat bu engele takılan binlerce vatandaş var. Bu durum hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili ciddi bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunu çözmek istemiyorlar, mümkün değil diyorlar. Sosyal güvenlik sisteminde çok ciddi açıklar olur diye ifade ediyorlar. Hatırlarsanız çok sık kullanırlardı: “Kılıçdaroğlu sosyal sigortayı batırdı” diye. Ama şimdi çok daha yüksek, çok daha büyük bir açıkla karşı karşıyalar. Sosyal güvenlik kurumları dünyanın her tarafında açık verirler. Adı üstünde ‘Sosyal Güvenlik Kurumu’. Kişiye emekli aylığı bağlayacaksınız. İşsize işsizlik ödeneği ödeyeceksiniz. İş kazası yapana iş kazasından hem sağlığını hem prim ücretini vereceksiniz. Sosyal güvenlik sistemi ile ilgili olarak emeklilikte yaşa takılanlar haklı olarak erken emekli olmak istiyorlar. Bunun batıda örnekleri var. Batıdaki örnekler esas alınıp belli bir emeklilik imkanı sağlanabilir. Yani emeklilikte yaşa takılanların talepleri doğru bir taleptir.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

En büyük isteğim şu; üniversite gençlerinin Türkiye’nin sorunlarını yakından izlemeleri gerekir. Eğer üniversitedeki genç arkadaşlarımız, Türkiye’nin sorunlarını yakından takip edemezlerse ileride Türkiye’nin yönetimi hakkında sağlıklı, tutarlı ve uygulanabilir projeler üretemezler. Sorunları önce bilmeliyiz. Sorunların kaynağını bilmeliyiz ve ona uygun sağlıklı çözümler üretmeliyiz. Bunun içinde tabi siyasete ilgi göstermek gerekiyor.

Fotoğraf: Ali Bestami Hoşgören