Fotoğraf: AA
Bisikletle dünya turuna çıkarak hayatını değiştiren Yasemin Kuruca, bu süreçte edindiği tecrübelerle “Kuruca Bahçesi” adını verdiği markasını kurdu. Tirebolu İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileriyle bir araya geldiği söyleşide Kuruca, girişimcilik serüvenini ve yolculuk sırasında karşılaştığı zorlukları paylaştı.
1987 yılında Almanya’da doğan Yasemin Kuruca, lisans öğrenimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema ve Televizyon bölümünde tamamladı. Yüksek lisans öğrenimini Malatya İnönü Üniversitesi İletişim Bilimleri ABD’de tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Sinema ABD’de doktorasını tamamladı.
Yeni bir markanın en büyük zorluğunun, sıfırdan bir ürünü insanlara tanıtmak olduğunu vurgulayan kadın girişimci Kuruca, tanınmayan bir markaya güven oluşturmanın ancak güçlü bir hikâyeyle mümkün olduğunu belirterek kendi hikayelerini anlattı.
Eşi Murat Üstüner ile dünya turu yapma hayali kurduklarını anlatan Kuruca, pandemi sürecinde eşinin desteğiyle bisiklet sürmeyi öğrendiğini ifade ederek, kısa sürede bu spora tutku geliştirdiğini belirtti.
Bisiklet sevgisiyle yola çıkan Kuruca, İran’a doğru pedal çevirmeye karar verdi. Türkiye’den Malezya’ya kadar uzanan ve iki yıl süren 16.000 kilometrelik bisiklet yolculuğu boyunca karşılaştığı tüm zorluklara göğüs gererek seyahatini sürdüren Kuruca, özellikle bir kadın olarak toplumsal önyargılarla mücadele etmek zorunda kaldığını belirtti. “Kadın başına nasıl yapacaksın, o kadar yolu gidemezsin” gibi söylemlerle karşılaştığını söyleyen Kuruca, buna rağmen azmini kaybetmediğini ve kararlılıkla yoluna devam ettiğini ifade etti.
Özbekistan’da çölü aştığını, Laos’ta gıda zehirlenmesi geçirdiğini ve İran’da Covid-19’a yakalandığını anlatan Kuruca, bu süreçte minimal yaşamın ne anlama geldiğini ve zorlu koşullarda çözüm odaklı olmayı öğrendiğini, bu kazanımları hayatına yansıttığını ifade etti. İngilizce dışında başka bir dil bilmemelerine rağmen eşiyle birlikte çıktıkları yolculukta birçok yardımsever insanla tanışma fırsatı bulduklarını ve dayanışmanın gücünü deneyimlediklerini dile getirdi.
Kuruca, yaşadığı bu yolculuğun kendi hayatında yarattığı dönüşümü, Joseph Campbell’ın “Kahramanın Yolculuğu” kuramıyla özdeşleştirdi. Kendi ifadesiyle; çıktığı yol, karşılaştığı zorluklar ve sonunda geldiği yer, artık aynı kişi olmadığını fark etmesini sağladı.
Başlangıçta akademik kariyerine dönmeyi planladığını belirten Kuruca, yaşadığı tecrübelerin etkisiyle girişimciliğe yöneldiğini anlattı.
Akademiden girişimciliğe uzanan bir yol
Aslen Giresunlu olan Kuruca, ailesinin fındığını doğrudan toptancılara satmak yerine, ürünlere katma değer ekleyerek daha doğru bir yöntemle pazarlamayı hedeflediğini belirtti. Bu düşünceyle “Kuruca Bahçesi” markasını kurdu. Markasının logosunda yeşil rengi tercih ederek hem fındıkla özdeşleşmesini hem de samimi bir marka kimliği oluşturmayı amaçladığını ifade etti.
Markasını tanıtmak amacıyla bir web sitesi kurduğunu söyleyen Kuruca, en etkili pazarlama aracının sosyal medya olduğunu vurguladı. Ürün fotoğraflarını kendisi çektiğini ve yapay zekâ teknolojilerini kullanarak markasının dijital alanda daha görünür hale gelmesini sağladığını belirtti. Ancak dijital pazar yerlerinde satış yapmanın bazı dezavantajlarına da dikkat çekerek, bu platformların yüksek oranda komisyon aldığını ve bunun küçük işletmeler üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Buna rağmen bu zorlukların markalarını büyütmek isteyen girişimciler için öğretici ve geliştirici etkiler de taşıdığını dile getirdi.
Öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Yasemin Kuruca, “Kendinize inanın. Sizi engellemeye çalışanları dinlemeyin. İlk adımı siz atarsanız, insanlar size yardım eder. Birbirinize her zaman destek olun. Samimi ve hikâyesi olan markalar, güveni ve itibarı artırır” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Muhabir/ Foto Muhabir: Öznur Çınar
