Skip to main content

Giresun’un Espiye ilçesinde hem yerel hem ulusal basında saygın bir yer edinen gazeteci Şakir Sezer ile Günimedya ekibi söyleşi yaptı. Mesleğe başlangıç hikayesinden gazetecilikte karşılaştığı zorluklara kadar birçok önemli detayı paylaşan Sezer, gazeteciliğin gelişimini değerlendirirken genç gazetecilere önemli tavsiyelerde bulundu.

1960 yılında İstanbul’da doğan Şakir Sezer, öğretmen bir baba ve ev kadını bir annenin altı çocuğundan en büyüğü. Eğitim hayatını tamamlayamayan Sezer, ailesinin ticaretle uğraşması nedeniyle farklı bir mesleğe yöneldi. Ancak gazetecilik,  tamamen tesadüflerin bir araya gelmesiyle Sezer’in hayatına girdi.

“Tesadüfen gazeteci oldum”

1977 yılı, 17 yaşındaki Şakir Sezer için hayatının akışını değiştiren bir dönüm noktası oldu. O dönemde bir futbolcu olarak spor dünyasında yer alırken, tamamen tesadüflerle gazetecilikle tanıştı. Sezer, bu süreci şu sözlerle anlattı:

“Her şey beklenmedik bir şekilde başladı. 1977 yılıydı, 17 yaşındaydım. Futbol oynuyordum, idarecim aynı zamanda bir devlet memuruydu ve sık sık ofisine giderdim.  O, aynı zamanda TRT ve Anadolu Ajansı ‘nda muhabirlik yapıyordu. O zamanlar kendisi Espiye ile ilgili haberler yapardı. Yoğun olduğu zamanlarda bana, ‘Geç şu haberleri daktiloya çek, noktalama işaretlerini düzelt’ derdi. O dönemde bilgisayar diye bir şey yok, sadece daktilo vardı. Ben de daktiloya olan merakımla bu işe iyice ısındım ve onun haberlerini düzenlemeye başladım. Bu şekilde onun yapmış olduğu haberlerle birlikte bir anda ben gazeteci oldum diyebilirim. Spor camiasının içinde gazetecilerle iç içeydim. Matbaalara haberlerini getirip götürürken oradaki gazeteci arkadaşlar, ‘Sen niye bu işe başlamıyorsun, iyisin’ dediler. O şekilde 1977-1978 yıllarında amatörce, yani ticari bir amaç yokken gazeteciliğe başladım. Fotoğrafçılık da çocukluktan gelme ve hala devam eden bir hobi benim için. İyi bir fotoğrafçıysanız iyi bir gazetecisiniz demektir.”

Gazetecilik kariyerine Giresun’da adım atan Sezer, ilk olarak Giresun İleri Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Yerel gazetecilikle başlayan bu yolculuk, 1980’li yıllarda Milliyet Gazetesi’nin Espiye temsilciliğini üstlenmesiyle ulusal basına taşındı. Sezer, aynı dönemde Giresun İleri Gazetesi’ne yazılar yazmaya devam ettiğini belirtti. Sporun hayatında önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Sezer, futboldan atletizme yöneldiğini ve uzun süre atletizm takım kaptanlığı yaptığını anlattı. 1983 yılında Milli Takım’a davet edildiğini belirten Sezer, yaşadığı bir sakatlık nedeniyle geri dönmek zorunda kaldığını dile getirdi.  

“1986’da ilk gazetemizi çıkardık”

1980’lerin ortasında Trabzon’da Karadeniz Gazetesi’nin kurulmasıyla birlikte Espiye’yi temsilen gazetecilik kariyerine devam eden Sezer, askere gidip döndükten sonra önemli bir adım attı. 1986 yılında arkadaşlarıyla birlikte “Espiye’nin Sesi” adlı bir gazete kurmaya karar verdiklerini anlatan Sezer, o dönemi şu sözlerle ifade etti:

“Askerlik dönemimden sonra bir gazete çıkaralım dedik. Birkaç arkadaş bir araya geldik. Yük benim sırtıma kaldı biraz. Kimse elini taşın altına koymadı. Çünkü bir gazete çıkarılacak, bu gazetenin bütün haberleri hazırlanacak ve Giresun’a gidilecek. Matbaada bunlar şimdiki gibi değil artık. Baskılar çok farklı. Yani bir gazetede bin tane harf varsa, bin tane kurşun tek tek dökülüyor, onlar tek tek diziliyor ve baskıya giriyor, baskıdan sonra kontrol ediliyor. Bu gazeteyi aylık olarak çıkardık. Elimde kalan bir tane numune var, diğerlerini kütüphanelere bıraktım. Bu gazete ‘Espiye’nin Sesi’ adlı haber gazetesi. 1986’nın Aralık ayında 5-6 sayı çıkarabildik.  Gazetenin sahibini bir arkadaşımız yaptık. Ben üzerimde iş yeri olduğu için alamıyordum. Yazı İşleri Müdürlüğü görevini gazetecilikle alakası olmayan bir arkadaşıma verdim. Ben de Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendim. İçeriğinde bir röportaj sayfası, köşe sayfası, aldığımız reklamlar ve bir spor sayfası bulunuyor. Fakat daha sonra bu işi sürdüremedik. Ekonomik şartlar ve işlerin yoğunluğundan dolayı yapamadık.”

“2025 Ocak’ta yeniden yayına başlıyoruz”

2000’li yıllara gelindiğinde televizyon gazeteciliğine yönelen Sezer, Tempo TV ve Kanal G’de muhabirlik yaptığını söyledi. Ancak televizyonda canlı yayında mikrofonu eline alıp soru sormanın, yazılı gazeteciliğe göre çok daha zor olduğunu söyleyen Sezer, “Gazetecilikte haberi yazıp düzeltebilirsiniz ama televizyonda hata yapma şansınız yok” dedi.

Dijitalleşmeyle birlikte internet gazeteciliğine adım atan Sezer, 2016 yılında “haberespiye.com” adlı bir internet gazetesi kurdu. Oğlu Mehmet Buğra Sezer’in yazılım desteğiyle kurulan gazete, 2020’ye kadar yayın yaptı. Geleceğe yönelik planlarını da Günimedya ile paylaşan Sezer, 2025’te ‘espiyehaber.com’ adıyla yeniden yayına başlamak için hazırlıkları tamamladıklarını ve Ocak ayında yayın hayatına devam edeceklerini de belirtti.

“Gazetecilik hastalık gibi bir şey”

Geçmişin gazetecilik anlayışı ve bugünün koşulları arasında çok büyük farklar olduğunu belirten deneyimli bir gazeteci Sezer, mesleğin bugün yaşadığı zorlukları ve değişimini şu sözlerle özetledi:

“Bugünkü zorluklarla yarınki zorluklar aynı olacak. Bırakamıyorsun. Bu işe başladığında bırakılmıyor, hastalık gibi bir şey. Zorlukları da var, iyi tarafları da var. Mutlu olduğun zamanlar da oluyor, üzüldüğün zamanlar da. Bizim zamanımızda saygınlığı olan bir meslekti gazetecilik. Aşırı derecede saygınlığı vardı. Bugün çok zor. Şimdilerde haber yapmak için bir mülkiye amirinin yanına bile almıyorlar, konuşmak istemiyorlar veya ‘Web sayfamızda var, oradan alın’ diyerek geçiştiriyorlar. Oysaki web sayfasında senin söylediklerin var, benim ise sormak istediklerim var. Önceden böyle değildi. Herkes siyasi gücü kullanıyor. Eskiden bir telefonla aranırdı, haber verilirdi; ‘şurada bir kaza olmuş’ vesaire diye. Gazeteci olarak bir değerimiz vardı. Bugün de aynı mesleği yapıyoruz fakat insanlar gazeteci gördüğünde ‘bulaşmasın bana’ diyerek uzaklaştırıyorlar. Günümüzde pek değerimiz yok.”

“Yaşadığım güzel anıların yanında travmalar da var”

Gazetecilik mesleğinde yıllarını geçirmiş usta gazeteci Şakir Sezer, mesleğin güzelliklerini ve zorluklarını kendi tecrübeleri üzerinden anlatarak genç gazetecilere önemli tavsiyelerde bulundu.  Gazeteciliğin güzel yönlerini anlatan Sezer, haberlere gitmenin ve anılar biriktirmenin kendisine her zaman keyif verdiğini söyledi. Ancak bu mesleğin sadece güzel anılarla dolu olmadığını, zorlukları ve tehlikeleri de barındırdığını şu sözlerle dile getirdi:

“Gazeteciliğin güzel şeyleri var tabii. Habere gitmek eğlencelidir, anı biriktirirsin. Benim de bir sürü güzel anım var. Bir mekâna gidersiniz, tanıdıkların çıkar. Birilerinin size yer yol göstermesi güzel şeyler.  Bunun yanı sıra çok olumsuz yönleri de var. Mesela bir cinayet haberini görüntülüyorum. İhtilalin olduğu 1980’li yıllarda adliyede bir asker silah çekti bana, neredeyse vuruyordu. Ben bunu haber yapacağım dedim ve yaptım da. ‘Ölümün soğuk nefesini ensemde hissettim’ diye bir haber yaptım. Adamı aldılar görevinden ve başka bir yere gönderdiler. Çünkü adliyenin içinde silah çektiremezsin. Böyle şeyler de yaşadık.”

Gazetecilik, sadece bir meslek olmanın ötesinde yoğun duygusal yüklerin de yaşandığı bir alan olduğunu anlatan deneyimli gazeteci, meslek hayatındaki unutamadığı başka bir travmayı da şu şekilde anlattı:

“Bir trafik kazası haberine gitmiştim. Orada çektiğim fotoğraflardan sonra, kazada hayatını kaybeden kişinin yakın bir tanıdığımın hamile eşi olduğunu öğrendim. Bu olay bende derin bir iz bıraktı. Hâlâ o görüntüler rüyalarıma giriyor. Özellikle trafik kazaları, meslek hayatımda beni en fazla zorlayan olaylar oldu.”

Sezer, genç gazetecilere tavsiyelerde bulundu

Usta gazeteci Sezer, genç meslektaşlarına yönelik yaptığı konuşmada gazeteciliğin kutsal bir meslek olduğunu ve bu mesleği icra edenlerin belirli ilkelere bağlı kalması gerektiğini vurguladı. Yalan haberciliğin meslek etiğiyle bağdaşmadığını belirterek, gazetecilerin doğru ve tarafsız habercilik anlayışını benimsemesi gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, devletin zararına olacak içeriklerden kaçınılmasının önemine de değindi. Haber yapımında belgelere dayanmanın zorunlu olduğunu ifade eden Sezer, dedikodulara dayalı yapılan haberciliğin gazeteciliğe zarar verdiğini söyledi.

Meslekte başarılı olmanın yollarından birinin düzenli olarak kitap okumak ve yazı yazmak olduğunu belirten Sezer, gazetecilerin kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini dile getirdi. Günümüz gazetecilerini de eleştiren usta isim, habercilikte emeğin giderek azaldığını ve kopyala-yapıştır yönteminin yaygınlaştığını ifade etti. Özverili çalışmanın ve yoğun bir çaba sarf etmenin, mesleğin temel gereklilikleri arasında olduğunu hatırlattı.

Şakir Sezer, teknik becerilerin gazetecilikteki önemine değinen konuşmacı, grafik tasarım ve bilgisayar programlarını öğrenmenin artık bir zorunluluk haline geldiğini belirtti. Özellikle Adobe programlarının kullanımında yetkin olmayan birinin gazeteci kimliğini taşımasının zor olduğunu vurguladı.

Gazeteciliğin kazanç açısından tatmin edici bir meslek olmadığını dile getiren Sezer, bu mesleğin severek ve azimle yapıldığında değerli bir kariyere dönüşeceğini ifade etti. “Gazetecilik iyi bir meslek ama paralı bir meslek değil. Kendinizi yetiştirebilirseniz iyi yerlere gelmeniz mümkün” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Muhabir: Lalinsu Muka

Foto muhabir: Kübra Şengül Sözeri

Leave a Reply